Çocuğun sağlıklı yetişebilmesi için gerekli düzeni sağlamaktan sorumlu “kural koyabilen” anne baba tarafı söz konusu.
Ne oluyor da evde aile kuralları koyamıyor?
Anne baba yoğun çalışmaktadır ve eve geldiğinde o kadar yorgun olur ki, çocuğa hayır diyecek enerjiyi kendinde bulamaz.
Evde eşler arasında sorunlar yaşanıyor olabilir. Dolayısıyla ailenin zihni çoğunlukla bu konularla meşguldür ve çocuğun sağlıklı büyümesi için gereken duygusal enerji kısıtlıdır. Bu çocukların özellikle annelerinde depresif belirtilere sık rastlanır.
Özellikle annenin kaygısı yüksekse ve kendi anneliği ile ilgili yetersizlik duyguları yaşıyorsa, çocuğun davranışlarının suçunu kendinde arar. Suçluluk hissi, çocuğun istenmeyen davranışlarını sınırladığında daha da artar. Bu duyguyla karşılaşmaktansa bu davranışlara izin vermek daha az sıkıntı vericidir.
Aile kendine göre birtakım yöntemler denemiş, başarılı olamayınca umudu kesmiş ve durumu kabullenmiştir. Çünkü ne yaparsa yapsın çocuğun değişmeyeceğine inanır, yani çabuk pes eder. Oysa her zaman uygun ve alternatif çözüm seçenekleri vardır.
Bazı aileler hayır dediklerinde çocuklarının sevgisini kaybedeceklerini zannederler. Oysa çocuğun sevgisinden çok kendilerine olan ihtiyacını göz önünde bulundurmaları gerekir. Aslında kabul edilmeyen çocuk değil, istenmeyen davranışıdır. Davranışın istenmeyen davranış olma sebebi, çocuğun bu kalıbı kullanmasının ileride ona zarar verme ihtimalinin yüksek olmasıdır.
Bir diğer sebep ise, anne baba arasında ve geniş ailelerde kurallar konusunda tutarsızlıklar olmasıdır. Aynı davranışına kimi zaman göz yumuluyorken kimi zaman azarla karşılık verilmesi çocuğun kafasını karıştırır. Anne babaya güven duygusunu sarsar.
Oysa tüm anne babalar kendine güvenen, bağımsız ve her şeyden önce mutlu çocuklar yetiştirmek isterler. Ama istemek yetmiyor, gereğini de yapmak durumundayız. Çocukların en büyük kahramanları, olmak istedikleri kişiler küçük yaşlarda anne babalarıdır. O zaman, anne babalar unutmamalılar ki, çocuğun yanında her ne yapılıyorsa aslında hepsi kayıt altındadır. Sonra bunların çocuğun davranış repertuvarında görülmesi çok da şaşırtıcı olmaz.
Nasıl tepki verilmeli?
Davranışçı kurama göre tüm davranışlar öğrenilerek oluşur. Eğer anne babalar olumlu davranışı pekiştirirse, ki bu pekiştirmenin en etkili yolu bol ve etkili aferin sözcükleri, memnuniyet ifadeleridir, davranış daha sık kullanılır. Eğer çocuk yanlış bir davranış sergiliyorsa ve bu davranış dikkate alınmıyorsa, bu da bir pekiştireç olur maalesef. Anne babalar bu duruma karşı uyanık olmalılar. Örneğin, uyku saatinde ağlayan çocuk yatmıyorsa, aslında yatmıyor olmak, onun için bir ödüldür ve pekiştiricidir.
Yanlış bir davranış görüldüğünde (örneğin, öfkesini şiddet kullanarak gösterme) bu görmezden gelinmemelidir. Bunu yapmanın çeşitli yolları vardır. Anne babalar etkili komut verebilme becerisini kazanmalıdırlar. İstenmeyen bir davranış her yapıldığında anne baba çocukla göz göze gelip bağırmadan kısa ve net bir şekilde “Hayır!” diyebilmelidir. Bunun işe yaramadığı durumlarda anne babanın ve çocuğun ayrı yerler¬de sakinleşmesi ve durumu gözden geçirmesi açısından en etkili yollardan biri olan mola yöntemini uygulayabilirler.
Diğer taraftan anne babaların çaresiz kaldığı, kuralları etkin olarak koyma çabalarını zorlayan, çocukla ilgili faktörler olabilir. Komutları almakta zorlanan, öfke patlamaları yaşayan çocuklarda çeşitli sorunlar olması gündeme gelebilir. Kabul etmeliyiz ki bazı çocukların mizacı daha zordur. Onları idare edebilmek ciddi sabır ister. Bunlardan en sık karşılaşılanı dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğudur (DEHB). Bu çocuklar dürtülerini kontrol etmekte zorlandıklarından, kural koyarken anne babanın çok daha tutarlı, kararlı ve her şeyden önce sabırlı olması gerekir.
Çocuk sıkıntıda olabilir
Öfke patlamaları ve tutturma nöbetlerine uyku ve iştahta bozulma ve ağlamalar eşlik ediyorsa, çocuk sıkça sevilmediğini ifade ediyorsa, aklımıza mutsuz olabileceği gelmelidir. Unutmayalım, depresyon çocuklarda görülebilen bir hastalıktır ve kendini sinirlilik ile göste¬rebilir. Çoğunlukla ailede mutsuzluk eşlik eder.
Anal dönem olarak da bilinen, çocukların en zor dönemlerinden biri olan 2-3 yaş arası dönem, öfke nöbetlerinin en sık olduğu dönemdir. Çocukta ben duygusunun oluştuğu dönemdir. Dolayısıyla dönem¬sel olarak öfke patlamaları olabileceğini ve bunun da gelişimin bir parçası olduğunu aklımızda tutmalıyız.
Kaygılı ve bireyselleşmesi ile ilgili sıkıntılar yaşayan çocuklar da zorlandıklarını sinirlilik şeklinde ortaya serebilirler. Okulda uyumlu bu çocukların öfkeleri çoğunlukla kendi anne babalarına karşıdır.
İyi anne baba olmak zor da olsa kendi duygularına göre değil çocuğun ihtiyaçlarına göre davranabilmek, her şeyden önce tutarlı olabilmektir.
Çocuğun silahları
Tüm insanlar istekleri gerçekleştirilsin isterler. Bu isteklere ulaşmak için izlenmesi gereken adımlar vardır. Çocuk da aslında istekleri için bazı yollar kullanır. Bunlardan ilki ve en iyi bildiği ağlamaktır. Bir yaşına kadar bu yolu kullanarak tüm ihtiyaçlarını karşılamıştır çünkü. Ama büyüyen çocuk ağlasa da artık her istediğinin olmayacağı gerçeğiyle karşı karşıyadır. Henüz kendisi tam olarak bilmese de, istediği bazı şeyler onun için zararlı, hatta tehlikelidir. Bir toplum içinde yaşadığının şimdilik bilincinde olmasa da, anne babası ondan belli davranışlar beklemekte, ona belli kurallar koymaktadır. Çünkü anne baba bilir ki, büyüdüğünde ihtiyaçları için emek harcaması, sabır göstermesi gerekecektir. Oyuna alınmak istiyorsa kurallara uymalıdır. Bu becerilerin temellerinin atıldığı yerdir aile ortamı.
Çocuğun öfkelendiği, kimi zaman ağladığı noktada anne baba sıkıntı duymaya başlar. Onun ağlamasına dayanmak ya da hayır dediklerinde vereceği tepki karşısında yaşayacakları çeşitli sıkıntılı duygu ve düşüncelere katlanmak zor gelebilir. Bu duyguyla karşılaşmamak için çocuğun isteği karşılanır. Esas olan çocuğun isteğinin makul olup olmaması değil, anne babanın sıkıntılı duygular yaşayıp yaşamamasıysa, evet anne baba rahatlar. Ama bunun bir bedeli vardır; artık çocuk anlamıştır ki bu yol uygun… Bu yol bağırmaksa eğer, bir sonraki sefer aynı yolu dener, hatta çoğunlukla da sesinin şiddetini arttırarak.
İyi anne baba olmak zor da olsa kendi duygularına göre değil çocuğun ihtiyaçlarına göre davranabilmek, her şeyden önce tutarlı olabilmektir.